İçeriğe geç

Savurgan insan ne demektir ?

Bir Hikâyeyle Başlayalım…

Bazen bir fincan kahvenin buharında kaybolan düşünceler, insana koca bir ömrü anlatır. İşte ben de size, bir sabahın erken saatlerinde içimi titreten bir hikâye anlatmak istiyorum. Bu hikâye, sadece bir kadının ya da bir erkeğin değil; hepimizin içinde yankılanan bir gerçeğin hikâyesi…

Elif ve Cem: Zıt Kutupların Dansı

Elif, her sabah kahvesini içmeden güne başlayamayan, insanları dinlemeyi seven, kalbiyle düşünen bir kadındı. Hayatta en büyük değeri, sevdiklerinin hislerine verdi. Cem ise planlı, hesaplı ve çözüm odaklı bir adamdı. Her şeyin bir stratejisi olmalıydı ona göre — hatta mutluluğun bile.

Birlikte yaşamaya başladıklarında fark ettiler ki, hayat sadece para harcamaktan ya da biriktirmekten ibaret değildi. Fakat Elif’in alışkanlıkları, Cem’in sabır sınırlarını zorlamaya başlamıştı. Elif, sevdikleri mutlu olsun diye pahalı hediyeler alan, sofralara fazlasıyla özen gösteren, bazen kendi ihtiyaçlarını bile unutan biriydi. Cem ise her akşam hesap makinesiyle oturup, harcama listesini kontrol ederdi.

Bir Akşam, Gerçek Yüzünü Gösteren Sessizlik

Bir akşam Elif, Cem’in doğum günü için büyük bir masa hazırlamıştı. Mumlar, balonlar, pahalı bir gömlek… Cem kapıdan içeri girdiğinde önce şaşırdı, sonra gülümsedi ama o gülümsemenin ardında bir serzeniş vardı. “Elif, yine çok harcamışsın…” dedi kısık bir sesle.

O an Elif’in gözleri doldu. “Ben seni mutlu etmek istedim,” diyebildi sadece. Oysa Cem’in zihninde tek bir cümle dönüp duruyordu: “Savurganlık, sevgiyi göstermek için bir yol olmamalı.” Ama kalbi, Elif’in kırılmasını istemediği için sessiz kaldı.

Gerçek Savurganlık Nedir?

Savurgan insan, sadece parasını değil; zamanını, sevgisini, hatta kendini de hesapsızca harcayandır. Elif’in savurganlığı maddi değil, duygusaldı. Herkes için kendinden vazgeçiyor, içindeki boşluğu başkalarını mutlu ederek doldurmak istiyordu. Cem ise duygularını tutumlu yaşamayı öğrenmişti — öyle ki, bazen paylaşmayı bile unuturdu.

Bir gün Cem fark etti: Elif’in savurganlığı, sevgiden gelen bir eksiklik değil, fazlalıktı. “Senin harcadığın şey para değil, yüreğin,” dedi bir sabah, elindeki kahve fincanını masaya koyarken. “Ama ben de tutumlu olacağım diye sevgimi eksiltmişim.”

Savurganlığın Sessiz Bedeli

Hayatta herkes bir şeyleri savurur; kimi parasını, kimi vaktini, kimi sevgisini… Ama en tehlikelisi, insanın kendini savurmasıdır. Elif zamanla anladı ki, başkaları için yaşamak, kendini tüketmenin en zarif biçimidir. Cem ise fark etti ki, fazlasıyla hesaplı yaşamak da kalbin pas tutmasına neden olur.

O günden sonra Elif, küçük mutluluklarla yetinmeyi; Cem ise sevgiyi ölçmeden sunmayı öğrendi. Birlikte dengeyi buldular. Çünkü hayat, ne tamamen tutumlu ne de tamamen savurgan olmayı kaldırır. Asıl mesele, kalbin dengesini koruyabilmektir.

Son Söz: Savurgan İnsan Ne Demektir?

Savurgan insan, çoğu zaman yüreğinin sesini susturamadığı için fazla veren kişidir. Harcadığı şey para değil, içindeki sevgi fazlasıdır. Fakat unutmamalı: Duygular bile doğru zamanda, doğru yerde paylaşıldığında anlam kazanır. Yoksa en güzel niyet bile, bir gün eksik kalan bir kalbin gölgesinde kaybolur.

Okuyucuya Sıcak Bir Dokunuş

Belki siz de bazen Elif gibi fazla veriyorsunuzdur, ya da Cem gibi fazla düşünüyorsunuzdur. Peki sizce, hangisi daha savurgan? Yorumlarda kalbinizden geçen cevabı yazın… çünkü bazen en güzel tasarruf, içten bir paylaşımda saklıdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mecidiyeköy escort bonus veren siteler
Sitemap
ilbet giriş